strolling, striding

listen to the pronunciation of strolling, striding
Englisch - Türkisch

Definition von strolling, striding im Englisch Türkisch wörterbuch

walking
{s} yürüyen

Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür. - Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.

Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever. - Tom likes to observe the people walking by.

walking
{i} yürüyüş

Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir. - Walking is an excellent exercise.

Dün, parktaki yürüyüşten evime giderken bir sağanağa yakalandım. - Yesterday I was caught in a shower on my way home from walking in the park.

walking
{i} yürüme

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir. - The school is within walking distance of my house.

walking
{f} yürü

John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim. - I watched John and Mary walking hand in hand.

Yürümek iyi egzersizdir. - Walking is good exercise.

walking
canlı
walking
ayaklı

O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir. - He's what they call a walking encyclopedia.

Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi. - He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.

walking
walking legs yürüyebilme
walking
walking dictionary her kelimenin anlamını söylemeye hazır olan kimse
walking
{i} gezme, yürüme
walking
canlı sözlük
walking
walking beam makinada kuvvet nakleden ve muntazam rakkas hareketiyle işleyenwalking delegate sendika temsilcisi
walking
{i} yürüyüş (tarzı)
Englisch - Englisch
{i} walking
strolling, striding
Favoriten