striking, noteworthy; extraordinary, exceptional

listen to the pronunciation of striking, noteworthy; extraordinary, exceptional
Englisch - Türkisch

Definition von striking, noteworthy; extraordinary, exceptional im Englisch Türkisch wörterbuch

remarkable
dikkate değer

O, dikkate değer sonuçlar elde etti. - She achieved remarkable results.

Tom'un bazı dikkate değer şeyler yaptığını gördüm. - I've seen Tom do some pretty remarkable things.

remarkable
{s} dikkat çekici

Bazı dikkat çekici sonuçlar elde ettik. - We've had some remarkable results.

Tom gerçekten oldukça dikkat çekici bir kişidir. - Tom is really quite a remarkable person.

remarkable
{s} göze çarpan
remarkable
remarkably : dikkate lâyık derecede
remarkable
harikulade
remarkable
dikkate şayan
remarkable
hatırı sayılır
remarkable
dikkat edilmesi gereken
remarkable
sözü edilmeye değer
remarkable
{s} klas
remarkable
tuhaf
remarkable
{s} olağanüstü

Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var. - He has a remarkable aptitude for music.

Burada olağanüstü şeyler yaptın, Tom. - You've done remarkable things here, Tom.

remarkable
çok

Bu bina dışarıdan dikkat çekici değildir ama içine bakarsanız çok güzel bahçeli bir iç avlu vardır. - On the outside this building is not remarkable, but if you look inside there is a courtyard with a very beautiful garden.

Onun çok dikkat çekici olduğunu düşündüm. - I thought that was remarkable.

remarkable
{s} fevkalade

Tom fevkalade genç bir adam. - Tom is a remarkable young man.

Fevkalade bir iş yaptın. - You've done a remarkable job.

remarkable
remarkableness : fevkaladelik
remarkable
{s} kayda değer

O son günlerde İngilizcede kayda değer ilerleme yaptı. - She has recently made remarkable progress in English.

Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı. - Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.

remarkable
garip
Englisch - Englisch
{s} remarkable
striking, noteworthy; extraordinary, exceptional
Favoriten