striking, noteworthy; extraordinary, exceptional

listen to the pronunciation of striking, noteworthy; extraordinary, exceptional
Englisch - Türkisch

Definition von striking, noteworthy; extraordinary, exceptional im Englisch Türkisch wörterbuch

remarkable
dikkate değer

Tom'un bazı dikkate değer şeyler yaptığını gördüm. - I've seen Tom do some remarkable things.

Tom'un bazı dikkate değer şeyler yaptığını gördüm. - I've seen Tom do some pretty remarkable things.

remarkable
{s} dikkat çekici

Bazı dikkat çekici sonuçlar elde ettik. - We've had some remarkable results.

Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir. - The recent advances in medicine are remarkable.

remarkable
{s} göze çarpan
remarkable
remarkably : dikkate lâyık derecede
remarkable
harikulade
remarkable
dikkate şayan
remarkable
hatırı sayılır
remarkable
dikkat edilmesi gereken
remarkable
sözü edilmeye değer
remarkable
{s} klas
remarkable
tuhaf
remarkable
{s} olağanüstü

Bu olağanüstü bir deneyimdi. - It was a remarkable experience.

Tom'un olağanüstü bir hafızası var. - Tom has a remarkable memory.

remarkable
çok

Onun yaşındaki bir kız için, Mary çok zeki, dikkat çekici düşünceler ifade eder. - For a girl of her age, Mary expresses very clever, remarkable thoughts.

Onun çok dikkat çekici olduğunu düşündüm. - I thought that was remarkable.

remarkable
{s} fevkalade

Tom fevkalade genç bir adam. - Tom is a remarkable young man.

Fevkalade bir iş yaptın. - You've done a remarkable job.

remarkable
remarkableness : fevkaladelik
remarkable
{s} kayda değer

İngilizcede kayda değer bir gelişme yaptı. - He made remarkable progress in English.

Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı. - Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.

remarkable
garip
Englisch - Englisch
{s} remarkable
striking, noteworthy; extraordinary, exceptional
Favoriten