Bu oyun kartları işaretlidir.
- These playing cards are marked.
Tom üzerinde oturma odası eşyası işaretli bir karton kutuyu açtı.
- Tom opened a cardboard box marked living room stuff.
Tom bir cümleyi sarı bir fosforlu kalemle işaretledi.
- Tom marked a sentence with a yellow highlighter.
Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.
- We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
İki fikir arasındaki zıtlık çok belirgin.
- The contrast between the two ideas is very marked.
Parti belirgin bir başarıydı.
- The party was a marked success.
Of a playing card: having a secret mark on the back for cheating.
A marked man.
e.g. in author and authoress, the latter is marked for its gender by a suffix.
The eighth century BC saw a marked increase in the general wealth of Cyprus.