stresli

listen to the pronunciation of stresli
Türkisch - Englisch
stressful

It's a very stressful job. - O çok stresli bir meslek.

It's really stressful. - Bu gerçekten stresli.

edgy
tense
hard-pressed
hard pressed
on edge
stressfull
stres
stress

Nancy is stressed out. - Nancy aşırı stress altındadır.

Tom's job creates extreme stress. - Tom'un işi aşırı stress yaratıyor.

stresli bir şekilde
stressfully
stresli olmak
be stressful
stresli olmak
feel stressed
stresli ortam
stressful environment
stres
the jitters
stres
jitter
stres
(Ticaret) trauma
stres
tension
stres
jitters
stres
stress to
stres
med. stress
stres
stress, tension, the jitters
stres
state
Türkisch - Türkisch
Stresi olan, stresi bulunan
Stresi olan
stres
Kaygı, üzüntü
stres
insanın bedensel ve ruhsal dengesini bozan her türlü etkene verilen ad
stres
Gerginlik
stres
Ameliyat şoku, aşırı yorgunluk, üzüntü, travma, soğuk, heyecan vb. etkenlerin organizmada, iç organlarda ve metabolizmada oluşturduğu bozuklukların tümü
stresli
Favoriten