strength; force; might; violent effort

listen to the pronunciation of strength; force; might; violent effort
Englisch - Türkisch

Definition von strength; force; might; violent effort im Englisch Türkisch wörterbuch

main
{s} başlıca

Japonya'nın başlıca adaları Hokkaido, Shikoku, Honshu ve Kyushu'dur. - The main islands of Japan are Hokkaido, Shikoku, Honshu and Kyushu.

Tom'un başlıca başarıları nedir? - What are Tom's main achievements?

main
asıl

Planın asıl amacını açıkladı. - He explained the main purpose of the plan.

Fransızca öğrenmek için asıl nedenin nedir? - What's your main reason for studying French?

main
ana

İranlılar ana yemeği yoğurt ile yerlerdi. - Iranians used to eat main meal with yoghurt.

Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir. - In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.

main
(Bilgisayar) ana ana
main
esasen
main
(Bilgisayar) ana grup

Turun ortasında onlar ana gruptan ayrıldılar. - In the middle of the tour, they became separated from the main group.

main
en önemli

Endişelendiğim en önemli şey endişeli olmadığımdır. - The main thing I'm worried about is that I'm not worried.

main
{i} kuvvet
main
ana Ana / Asıl / Ana grup
main
ana main bearing ana yatak
main
Main Street bir kasabanın çarşı caddesi
main
main deckbaş güverte
main
(İnşaat) ana, esas
main
{i} zor

Birinin ününü sürdürmek zordur. - It is hard to maintain one's reputation.

Zor iş başarının ana unsurudur. - Hard work is the main element of success.

main
gerektiren sebepler
main
(isim) ana boru, deniz, okyanus, zor, kuvvet, horoz dövüşü
main
(Tıp) Bakınız: Hand
main
{i} okyanus

Güney Yarımküre, çoğunlukla okyanuslardan oluşur. - The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.

Englisch - Englisch
main
strength; force; might; violent effort
Favoriten