Dere çok hızlı değil.
- The stream is not very swift.
O, dereye yakın oturdu.
- He sat next to the stream.
Birçok akarsu üzerinde köprü inşa etmek zorundaydılar.
- They had to build bridges over the many streams.
Tom akarsuyu birkaç kilometre izledi.
- Tom followed the stream for a couple of kilometers.
Bu hızlı akıntıda yüzmek tehlikeli olmalı.
- It must be dangerous to swim in this rapid stream.
Akıntıya karşı çabalamak cesaret gerektirir.
- To strive against the stream requires courage.
Trafik akışında bir kesinti yoktu.
- There was no gap in the stream of traffic.
Tanaka öğretim tarihinin akışına aykırıdır.
- Tanaka's teaching goes against the stream of history.
Bir dere göle akmaktadır.
- A stream flows into the lake.
All of the bright kids went into the A stream, but I was in the B stream.
... Now, I could view the movie right here on the Android Market Web site, streamed from ...