strange; unusual

listen to the pronunciation of strange; unusual
Englisch - Türkisch

Definition von strange; unusual im Englisch Türkisch wörterbuch

funny
komik

Bu elbise komik görünebilir ama onu seviyorum. - This dress may look funny, but I like it.

Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı. - My son tried to become a teller of funny stories.

funny
{s} eğlenceli

Yaşam eğlenceli bir şey. - Life's a funny thing.

Biz televizyonda eğlenceli bir program izledik. - We saw a funny program on TV.

funny
{s} eğlendirici
funny
{s} zevkli
funny
{s} karanlık
funny
s eğlenceli
funny
{s} garip

Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun? - Don't you think that's funny?

Onlar bana garip baktılar. - They looked at me funny.

funny
{s} sakat
funny
{s} komik, güldürücü, eğlendirici
funny
{s} şüpheli
funny
{s} gülünecek
funny
{s} tuhaf

O adamla ilgili tuhaf bir duyguya sahibim. - I've got a funny feeling about that guy.

Tom'un yüzünde tuhaf bir ifade vardı. - Tom had a funny look on his face.

funny
{s} gülünç
funny
paskal
funny
antika
funny
acayip
Englisch - Englisch
funny
strange; unusual
Favoriten