strange or unusual, often implying unpleasant

listen to the pronunciation of strange or unusual, often implying unpleasant
Englisch - Türkisch

Definition von strange or unusual, often implying unpleasant im Englisch Türkisch wörterbuch

funny
komik

Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı. - My son tried to become a teller of funny stories.

Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer. - Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.

funny
{s} eğlenceli

Biz televizyonda eğlenceli bir program izledik. - We saw a funny program on TV.

Film kitap kadar eğlenceli değildi. - The movie wasn't as funny as the book.

funny
{s} eğlendirici
funny
{s} zevkli
funny
{s} karanlık
funny
s eğlenceli
funny
{s} garip

Arabanın motorundan gelen garip bir koku var. - There's a funny smell coming from the engine of the car.

Onlar bana garip baktılar. - They looked at me funny.

funny
{s} sakat
funny
{s} komik, güldürücü, eğlendirici
funny
{s} şüpheli
funny
{s} gülünecek
funny
{s} tuhaf

O adamla ilgili tuhaf bir duyguya sahibim. - I've got a funny feeling about that guy.

Bu oda tuhaf kokuyor. - This room smells funny.

funny
{s} gülünç
funny
paskal
funny
antika
funny
acayip
Englisch - Englisch
funny

The milk smelt funny so I poured it away.

strange or unusual, often implying unpleasant
Favoriten