straggler

listen to the pronunciation of straggler
Englisch - Türkisch
{i} gruptan/sürüden ayrılarak kendi başına kalmış kimse/hayvan
türkümden ayrılan kimse
başıboş hayvan
{i} sona kalan
{i} gruptan ayrılan kimse
{i} dağınık yetişen bitki
{i} sürüden ayrılan hayvan
{i} ask. döküntü
{i} geride kalan
dağılan şey
{i} avare
(Askeri) DÖKÜNTÜ, SARKAN: Bariz bir amacı veya tayin edilmiş bir görevi olmaksızın birliklerinden, yürüyüş kolundan veya teşkillerinden ayrı düşmüş herhangi personel, araç, gemi veya uçaklar. Ayrıca bakınız: "line of drift"
{i} birliğini kaybetmiş asker
straggler collecting point
(Askeri) DÖKÜNTÜ TOPLAMA MERKEZİ: Personeli askeri inzibat birlikleri tarafından temin edilen ve bu personel tarafından faaliyette tutulan bir nokta. Döküntüler kıtalarına iade edilmek veya diğer şekilde işlem görmek üzere burada tutulurlar
straggler line
(Askeri) DÖKÜNTÜ HATTI: Tümen orta topçusuna ait mevzilerin gerisinde, muharebe bölgesi veya savunma kesimi ortasından uzanan, üzerine personel dikilmiş veya boş durumdaki bir askeri inzibat kontrol hattı. Bu hat; döküntülerin, savunma hattını geçen veya sızan düşman personelinin yakalanmaları için, bir komutan tarafından tayin edilir. Personelle teçhiz edildiği takdirde, sabit nokta veya devriyelerden yada ikisinin karışımından ibaret olur
straggler post
(Askeri) DÖKÜNTÜ TOPLAMA NOKTASI: Askeri inzibat devriyelerinin faaliyet gösterdiği bir döküntü hattı üzerinde tesis edilmiş nokta. Devriyeler topladıkları döküntüleri bu noktaya getirirler. STRAIGHT LINE METHOD OF COMPUTING REPLACEMENT FACTORS: DEĞİŞTİRME FAKTÖRLERİ BASİT HESAPLAMA YÖNTEMİ: Bir maddeden; belirli bir süre içinde yapılmış değiştirme dağıtım miktarının, bu süre içinde kullanılan madde miktarı ortalamasına bölünmesi. Bu yöntem; özellikle, bir madde grubu yaş dağılımı, herhangi bir maddeden, her devrede aynı yüzde oranında bir değiştirme yapılacak şekilde istikrar kazandığı zaman uygulanır. Bu oran; değiştirme faktörü süresinin, madde miat ortalamasına bölünmesiyle elde edilecek miktara eşit olmalıdır. Ayrıca bakınız: "supply replacement factors and consumption rates"
straggle
{f} yoldan sapmak
straggle
sürüden ayrılmak
straggle
düzensiz bir biçimde yayılmak
straggle
(türküm/sürü/bölük/vb.'den) arkada gitmek/yürümek
straggle
doğru yoldan sap
straggle
(Askeri) KITADAN AYRI DÜŞMEK: Bir muharebe yürüyüşü veya harekat esnasında, kıtadan, izinsiz olarak ayrı düşmek veya uzaklaşmak
straggle
sürü veya bölükten ayrılıp dağınık gitmek
straggle
{f} (bir dal) (diğerlerinden ayrı ve
straggle
stragglydağınık
straggle
dağınık olmak
straggle
{f} konudan sapmak
straggle
{f} dağılmak
straggle
{f} in/back (gruptaki çoğu kimse veya sürüdeki çoğu hayvan geldikten sonra) ayrı ayrı gelmek/dönmek
straggle
ayrıl/dağıl
straggle
stragglerarkada kalan kimse
Englisch - Englisch
One who straggles, or departs from the direct or proper course, or from the company to which he belongs
A roving vagabond
One who falls behind the rest
One who rambles without any settled direction
Something that shoots, or spreads out, beyond the rest, or too far; an exuberant growth
Something that stands alone or by itself
{n} one who quits his company, a rover
someone who strays or falls behind
{i} one who falls behind, one who strays, one who wanders
One who straggles, or departs from the direct or proper course, or from the company to which he belongs; one who falls behind the rest; one who rambles without any settled direction
The stragglers are the people in a group who are moving more slowly or making less progress than the others. There were two stragglers twenty yards back. a person or animal that is behind the others in a group, because they are moving more slowly
blue straggler
a unusually hot and blue star in globular clusters
straggle
{v} to wander, ramble, rove, go astray
straggle
To wander from the direct course or way; to rove; to stray; to wander from the line of march or desert the line of battle; as, when troops are on the march, the men should not straggle
straggle
To be dispersed or separated; to occur at intervals
straggle
a wandering or disorderly grouping (of things or persons); "a straggle of outbuildings"; "a straggle of followers
straggle
To wander at large; to roam idly about; to ramble
straggle
To stray from the road, course or line of march
straggle
wander from a direct or straight course
straggle
To escape or stretch beyond proper limits, as the branches of a plant; to spread widely apart; to shoot too far or widely in growth
straggle
{f} fall behind, wander away from, stray from; ramble, wander; grow or spread out in an untidy or irregular fashion
straggle
The act of straggling
straggle
To wander about; ramble
straggle
If a small quantity of things straggle over an area, they cover it in an uneven or untidy way. Her grey hair straggled in wisps about her face They were beyond the last straggling suburbs now
straggle
go, come, or spread in a rambling or irregular way; "Branches straggling out quite far"
straggle
If people straggle somewhere, they move there slowly, in small groups with large, irregular gaps between them. They came straggling up the cliff road
straggle
a wandering or disorderly grouping (of things or persons); "a straggle of outbuildings"; "a straggle of followers"
straggle
To spread at irregular intervals
stragglers
plural of straggler
straggler

    Türkische aussprache

    sträglır

    Aussprache

    /ˈstraglər/ /ˈstræɡlɜr/

    Etymologie

    [ 'stra-g&l ] (intransitive verb.) 15th century. Middle English straglen.
Favoriten