Dan bir kontrol noktasında durduruldu.
- Dan was stopped at a checkpoint.
İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.
- The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.
Saat durmuş. Yeni bir pil gerekli.
- The clock has stopped. It needs a new battery.
Saat durmuş. Yeni bir pil gerekli.
- The clock has stopped. A new battery is needed.
O, sigara içmek için durdu.
- She stopped to smoke.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Tom döğüşü durdurmak için kesinlikle hiçbir girişimde bulunmadı.
- Tom certainly made no attempt to stop the fight.
Hıçkırığı durdurmak için ne yapmalıyım?
- What should I do to stop hiccups?
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
- Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Tom durmak ve düşünmek istedi.
- Tom wanted to stop and think.
Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır.
- Tokyo Station is the third stop.
Sanırım bir sonraki durakta ineceğiz.
- I think we get off at the next stop.
Sigarayı bırakmak zordur.
- It's hard to stop smoking.
O sigarayı bırakmak zorundadır.
- She has to stop smoking.
Lütfen onu durdurur musun?
- Can you please stop that?
Bana öyle bakmayı durdurur musun?
- Would you stop looking at me like that?
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
- How about stopping the car and taking a rest?
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Şikago'da mola verebilir miyim?
- Can I stop over in Chicago?
Şikago'da bir molamız vardı.
- We had a stopover in Chicago.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
- Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
Tom'un bunu yapmasını engellemek istiyorum.
- I want to stop Tom from doing that.
Onun olmasını engellemek zorundayım.
- I have to stop that from happening.
Mary'e yardım etmeyi kesmelisin.
- You have to stop helping Mary.
Böyle yapmayı kesmeni söyledim sana.
- I told you to stop doing that.
Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
- I tried to stop him, but he left me behind.
O ona o ilacı almayı durdurmasını tavsiye etti fakat o ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
- She advised him to stop taking that medicine, but he felt he needed to.
Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
- Tom made an emergency stop on the road.
Onun ona vurmasını engelleyemedik.
- We couldn't stop him from hitting her.
O, kolumdan yakaladı ve eve gitmemi engelledi.
- She caught me by the arm and stopped me from going home.
Ben sana mâni olmayayım.
- Don't let me stop you.
Biz size mâni olmayalım.
- Don't let us stop you.
Tren durmadan önce, inmemelisin.
- You must not get off the train before it stops.
Benimle konuştuğun sürece, iyi, fakat sen durur durmaz, ben acıkırım.
- As long as you're talking to me, it's fine, but as soon as you stop, I get hungry.
Tren o istasyonda durmaz.
- The train doesn't stop at that station.
Bu tren tüm istasyonlarda durur.
- This train stops at all stations.
İçmeye son vermek zorundasın.
- You have to stop drinking.
Ertelemeye son vermek zorundayım.
- I have to stop procrastinating.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
- There needs to be a full stop at the end of a sentence.
Şimdi buna bir nokta koymalıyız.
- We need to put a stop to this now.
Doktor bana sigara içmeyi kesmek zorunda olduğumu söyledi.
- The doctor told me I had to stop smoking.
I stopped at the traffic lights.
The sight of the armed men stopped him in his tracks.
That stop was not planned.
The organ is loudest when all the stops are pulled.
The referees stopped the fight.
He stopped for two weeks at the inn.
The stop in a bulldog's face is very marked.
To achieve maximum depth of field, he stopped down to an f-stop of 22.
He stopped the wound with gauze.
They agreed to see each other at the bus stop.
... writing ever since I stopped writing the last album. And there's been a lot that's happened. ...
... is stopped dead in its tracks. ...