stop it!, that's sufficient!, no more!

listen to the pronunciation of stop it!, that's sufficient!, no more!
Englisch - Türkisch

Definition von stop it!, that's sufficient!, no more! im Englisch Türkisch wörterbuch

enough
{s} kâfi

O şimdilik kâfi gelecektir. - That will be enough for the time being.

enough
yeter

Hepimiz için yeterli yiyecek vardı. - There was food enough for us all.

Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa. - This story is short enough to read in one lesson.

enough
{s} yeterli

Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu? - Does Tom earn enough money to live in the city?

On bin yen yeterli mi? - Is ten thousand yen enough?

enough
yeterince

Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa. - This story is short enough to read in one lesson.

Sana yeterince teşekkür edemem. - I can't thank you enough.

enough
elverir
enough
çıkışmak
enough
interj. yeter, bıktım
enough
yeteri kadar

Onların yeteri kadar altını yoktu. - They did not have enough gold.

Sadece yeteri kadar kaynatılır. - It is boiled just enough.

enough
bes

Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi. - Tom brought enough food to feed everyone.

O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi. - She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.

enough
oddly enough işin tuhaf tarafı şu ki
enough
(İnşaat) yeterli, kafi
enough
{i} yeterli miktar

Burada yeterli miktara sahibiz. - We've got enough here.

Markku ve Liisa kıt kanaat geçinecek kadar yeterli miktara sahipti. - Markku and Liisa had just enough to keep the wolf from the door.

enough
{ü} bıktım
enough
{s} yeterli, kâfi. z. kâfi derecede
enough
I have had enough ofArtık ondan bıktım Burama kadar geldi
Englisch - Englisch
{ü} enough
stop it!, that's sufficient!, no more!
Favoriten