İşi o kabul etmezse, başkası eder.
- If he doesn't accept the job, someone else will.
Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın.
- Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self.
Hıncını bir başkasından çıkar, olur mu?
- Vent your anger on someone else, will you?
Tom şu anda bir başkasıyla evlidir.
- Tom is married to someone else now.
Benim başkası olduğumu düşündükleri açık.
- It's clear they thought I was somebody else.
Tom onu başkasına sattı.
- Tom sold it to somebody else.
My mother's cooking is something else!.