Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
O hep soluk görünüyor.
- She always looks pale.
Ben bunu hep yaparım.
- I do it all the time.
Tom ve ben hep kavga ederiz.
- Tom and I fight all the time.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Mother always gets up early in the morning.
Her zaman şarkı söylüyorsun.
- You're always singing.
Daima doğruyu söyledim.
- I've always told the truth.
Bana daima yardım ettiniz.
- You've always helped me.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is honest all the time.
O her zaman orada kaldı.
- He stayed there all the time.
Tom sürekli TV izler.
- Tom watches TV all the time.
John sürekli hatalar yapıyordu.
- John was making mistakes all the time.