stehen lassend

listen to the pronunciation of stehen lassend
Englisch - Türkisch

Definition von stehen lassend im Englisch Türkisch wörterbuch

leaving
{i} ayrılma

Bir fırtına geminin Kobe'den ayrılmasını engelledi. - A storm kept the ship from leaving Kobe.

En kısa sürede buradan ayrılmalıyız. - We should lose no time in leaving here.

ditching
vazgeçme
leaving
(Bilgisayar) çıkılıyor
leaving
{i} artık
leaving
{f} ayrıl

Yakında ayrılıyor olacağız. - We'll soon be leaving.

Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler. - They lost no time in leaving their home.

ditching
(İnşaat) hendek, kanal açmak
leaving
terkederek
ditching
{i} denize mecburi iniş
ditching
MECBURi iNi$
ditching
(Askeri) MECBURİ İNİŞ: Tehlikede olan bir uçağın denize kontrollü inişi
ditching
{i} hendek açılması
leaving
{i} bırakma

Tom Mary'yi yalnız bırakma fikrinden nefret etti fakat işe gitmek zorundaydı. - Tom hated the idea of leaving Mary alone, but he had to go to work.

Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi. - Tom wore gloves to avoid leaving his fingerprints on the murder weapon.

leaving
{i} terketme

Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim. - I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.

Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim. - I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.

Deutsch - Englisch
leaving standing
ditching
leaving
stehenlassend
ditching