stehen lassend

listen to the pronunciation of stehen lassend
Englisch - Türkisch

Definition von stehen lassend im Englisch Türkisch wörterbuch

leaving
{i} ayrılma

Bir fırtına geminin Kobe'den ayrılmasını engelledi. - A storm kept the ship from leaving Kobe.

Tom genellikle sabahları evden ayrılmadan önce hava raporunu izler. - Tom usually watches the weather report in the morning before leaving home.

ditching
vazgeçme
leaving
(Bilgisayar) çıkılıyor
leaving
{i} artık
leaving
{f} ayrıl

Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler. - They lost no time in leaving their home.

Muayene odasından tam ayrılırken doktor hoşça kal diyerek elini salladı. - Just as we were leaving the exam room the doctor waved his hand saying, 'bye-bye'.

ditching
(İnşaat) hendek, kanal açmak
leaving
terkederek
ditching
{i} denize mecburi iniş
ditching
MECBURi iNi$
ditching
(Askeri) MECBURİ İNİŞ: Tehlikede olan bir uçağın denize kontrollü inişi
ditching
{i} hendek açılması
leaving
{i} bırakma

Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu. - Tom disappeared without leaving a trace.

Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi. - Tom wore gloves to avoid leaving his fingerprints on the murder weapon.

leaving
{i} terketme

Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim. - I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.

Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim. - I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.

Deutsch - Englisch
leaving standing
ditching
leaving
stehenlassend
ditching