Tom genellikle beş yıldızlı otellerde kalır.
- Tom usually stays at five-star hotels.
Okulumuzdaki birçok öğrenci gibi, Tom geç saatlere kadar gece eğitimine kalır.
- Like many students at our school, Tom stays up until late at night studying.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
Daha uzun kalmak zaman kaybıdır.
- It's a waste of time to stay longer.
Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
- My uncle is staying in Hong Kong at present.
Bu havada dışarı çıkmayıp evde oturmak en doğrusu.
- In this kind of weather, it's best to stay home and not go outside.
Gece geç saatlere kadar oturmamalısın.
- You must not stay up late.
John iki haftalık hastane ikametinden sonra işe geri döndü.
- John went back to work after a two-week hospital stay.
Tom Boston'u ziyaret ettiğinde ucuz bir otelde kaldı.
- Tom stayed at a cheap hotel when he visited Boston.
O, Japonya'da kalıyorken sık sık Kyoto'yu ziyaret etti.
- While she was staying in Japan, she often visited Kyoto.
Ondan uzak durmalısın.
- You should stay away from him.
Ondan uzak durmalısın.
- You should stay away from her.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Herkes beklemek zorunda.
- Everyone has to stay.
Tetikte beklemek zorundayız.
- We have to stay alert.
Kalmam ya da koşmam gerekip gerekmediğini bilmiyorum.
- I don't know if I should stay or run.
Herkes yatakta kalmamı öneriyor fakat ben dışarı çıkmak ve eğlenmek istiyorum.
- Everyone suggest me to stay in bed, but I want to go out and enjoy.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Bu kulübün bir üyesi kalmak istiyorsanız balık tutmak ya da yem kesmek zorundasınız.
- If you want to stay a member of this club, you have to fish or cut bait.
Sen koltuğunda kalmak zorundasın.
- You have to stay in your seat.
Sağlıklı kalmak her zaman kolay değil.
- It's not always easy to stay healthy.
Onlardan uzak durmak zorundasın.
- You have to stay away from them.
Ondan uzak durmak zorundasın.
- You have to stay away from her.
Sonsuza dek burada kalamam.
- I can't stay here forever.
O, üç hafta New York'ta kaldı.
- He stayed in New York for three weeks.
Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.
- Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
Tom Boston'da birkaç gün daha kalmak istedi ama Şikago'ya dönmek zorundaydı.
- Tom wanted to stay in Boston for a few more days, but he had to get back to Chicago.
Londra'da kalışım sırasında onunla arkadaş oldum.
- I made friends with her during my stay in London.
Tom Bostonda kalışı sırasında öldü.
- Tom died during his stay in Boston.
Her face was whiter than snow, and her heart was throbbing through her stays.
The governor stayed the execution until the appeal could be heard.
I can only stay for an hour.
The engineer insisted on using stays for the scaffolding.
Where are the stays for my collar?.
Wear gloves so your hands stay warm.
... stays with you your whole life. ...
... and credits at the same time so the revenue stays in, but that we bring down rates to ...