Pahalı bir araba bir statü sembolüdür.
- An expensive car is a status symbol.
Bazı kreoller resmi bir statü elde ederler, örn.Malezya'daki gibi.
- Certain creoles obtain an official status, for example like in Malaysia.
Lütfen hemen bana durumun ne olduğunu bildirir misin?
- Would you please let me know what the status is right away?
İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
- Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
Ocak 2011 itibariyle, Jüpiter'in 50 tane adlandırılmış uydusu vardır. 13 tane daha keşfedildi ama resmi statü veya isim verilmemiştir.
- As of January 2011, Jupiter has 50 named moons. 13 more have been discovered but not given official status or names.
Onun mali durumu nedir?
- What's its fiscal status?
Durumu kontrol etmek için pazartesi sabahı beni arayın.
- Call me Monday morning to check on the status.
Onlar geliştirmek değil, statükoyu korumaya çalışıyorlar.
- They're trying to preserve the status quo, not to improve.
From Clifford Geertz.
The king has status in his kingdom, and the pauper has status within his immediate group of peers.
Superstition is highly correlated with economic status.
New York is known for its status as a financial center.
However, I do not mean to imply all local status quos revolve around territorial arrangements, or territory only matters in terms of minerals within it.
... a people from defend status ...
... accounting that is his status that means a great number of fifty million people ...