Tom sık sık kendisiyle çelişir.
- Tom constantly contradicts himself.
Lütfen sık sık sözümü kesmekten kaçınır mısınız!
- Could you please refrain from interrupting me constantly!
Karısı ona sürekli dırdır ediyor.
- His wife nags him constantly.
O, sürekli şikâyet ediyor.
- He is constantly complaining.
Amcam sürekli olarak ailesine başına bela olur.
- My uncle constantly causes his family trouble.
Sürekli olarak isimleri unutuyorum.
- I am constantly forgetting names.
Daima kendi kendime lakırdı ederim.
- I constantly talk to myself.