He didn't meet the standards.
- O, standartları karşılamıyordu.
The quality of higher education must answer to the highest international standards.
- Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
There is some sign of disparate standards bodies becoming more closely aligned.
There is a fixed standard in the king's principles.
- Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
Many Americans wanted a gold standard.
- Birçok Amerikalı altın standartı istedi.