Twitter, saçmalıklara iyi bir örnektir.
- Twitter is a good example of absurdity.
Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.
- Why am I the only one they complain of? They're just making an example out of me and using me as a scapegoat.
Ona kafası kadar büyük gümüş bir parça verdi.
- He gave him a lump of silver as big as his head.
Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
- Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
Bir misal verebilir misin?
- Can you give an example?
Bana bir misal verebilir misiniz?
- Can you give me an example?
Biz onun dersini izlemeliyiz.
- We should follow his example.
Mesela, bu bir aşk şarkısı.
- For example, this is a love song.
Mesela, bu bir kalem.
- For example, this is a pen.
Kahveme bir küp şeker koyun lütfen.
- Please put a lump of sugar in my coffee.
Tom'u ne zaman düşünsem, boğazımda bir yumru hissediyorum.
- Every time I think of Tom, I get a lump in my throat.