Çocuklar kabarcıklar üflüyor.
- The children are blowing bubbles.
Mumu üfleyip söndürme.
- Don't blow out the candle.
Tom, Noel yemeğinde ofisteki bir arkadaşı ile yumruk yumruğa girdi.
- Tom came to blows with a colleague at the office Christmas lunch.
O yüzüme bir yumruk attı.
- He dealt me a blow in the face.