Hepimiz İngilizce konuşuruz.
- Wir sprechen alle Englisch.
Daha yavaş konuşun lütfen!
- Sprechen Sie bitte langsamer!
İngilizce konuşmak kolay değildir.
- Speaking English is not easy.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
- It's not easy to speak English.
Tom kadar iyi Fransızca konuşamayabilirim ama genellikle söylemek istediğim şeyi diyalog kurabilirim.
- I may not be able to speak French as well as Tom, but I can usually communicate what I want to say.
Doğruyu söylemek suç değildir.
- Speaking the truth is not a crime.
İngilizce konuşabiliyor musun?
- Can you speak English?
O benimle konuşmuyor.
- She doesn't speak to me.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Daha çok yerli bir konuşmacı gibi ses çıkarmak için ne yapabilirim?
- What can I do to sound more like a native speaker?
İsviçrelilerin çoğunluğu üç ya da dört dil konuşabilmektedir.
- The majority of the Swiss can speak three or four languages.
Altı dil konuşabilmekle böbürlenir.
- He boasts that he can speak six languages.
Ben sadece nasıl Fransızca konuşacağımı bilmek istiyorum.
- I just wish I knew how to speak French.
İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
- He speaks two languages besides English.