spend (one's) time

listen to the pronunciation of spend (one's) time
Englisch - Türkisch
vakit geçirmek
spend time
vakit harcamak
spend time
zaman harcamak

Tom hapiste zaman harcamak istemiyordu. - Tom didn't want to spend time in jail.

Biz şimdi Tom ile zaman harcamak zorundayız. - We have to spend time with Tom now.

spend time
vakit geçirmek
spend time
kalmak
spend time
zaman geçirmek
spend time
{i} harcanılan zaman
spend time
{f} zaman harca

Acılık ve intikam benim karakterimin bir parçası değildir. Hayat çok kısa. Bir insanın acılık ve intikam üzerine zaman harcamaması gerekir. - Bitterness and revenge are not part of my character. Life's too short. One shouldn't spend time on bitterness and revenge.

Bir bulmacayı birleştirmeye çalışarak zaman harcamayı seviyorum. - I love to spend time trying to put together a puzzle.

spend time
harcanilan zaman
spend time in the society of one´s friends
arkadaşlarıyla vakit geçirmek
Englisch - Englisch

Definition von spend (one's) time im Englisch Englisch wörterbuch

spend time
To dedicate time to an activity
spend time
passed the time
spend (one's) time
Favoriten