speisung

listen to the pronunciation of speisung
Englisch - Türkisch

Definition von speisung im Englisch Türkisch wörterbuch

feeding
besleme

Köpeğimi ne tür mamayla beslemeliyim? - What kind of food should I be feeding my dog?

Köpeğimi ne kadar beslemeliyim? - How much food should I be feeding my dog?

supply
tedarik

Tom ve Mary tedarik dolabında seks yaptı. - Tom and Mary had sex in the supply closet.

Grant, iki şehir arasındaki tedarik hatlarını kesmek istiyordu. - Grant wanted to cut the supply lines between the two cities.

supply
{i} arz

Fiyatlar arz ve talebe bağlıdır. - Prices depend on supply and demand.

Arz ve talep arasında yakın ilişki vardır. - There is close relationship between supply and demand.

supply
arz,v.sağla: n.tedarik
feeding
{f} besle

Köpeğimi dondurma ile beslememde bir sorun olur mu? - Is there any problem with feeding my dog ice cream?

Köpeğini fıstık ezmesi ile beslemeyi hiç düşündün mü? - Have you ever tried feeding your dog peanut butter?

supply
mevcut
supply
vermek
feeding
(Elektrik, Elektronik) Değişik noktalardan (genellikle iyonosfer) gelen radyo dalgalarının fazlarının,herhangi bir noktada birbirini destekleyecek ya da zayıflatacak yönde bulunmaları sonucunda alınan sinyal kuvvetindeki artma ya da azalma
feeding
besleyerek
feeding
{i} bakma
feeding
{i} geçindirme
feeding
{i} doyurma
feeding
(Tıp) Gıda, yemek, besin
supply
{i} ödenek
supply
{i} levazım
supply
(Avrupa Birliği) sağlamak, temin etmek, tedarik etmek
supply
{f} with (birinin ihtiyacını) karşılamak; (bir şeyi) bulup (müşteriye) ulaştırmak: He supplies us with tobacco. Tütün ihtiyacımızı karşılıyor
supply
bir makamı işgal etmek
Deutsch - Englisch
feed (of material)
feeding
charging (of material)
supply
Speisung (Wasserbau)
delivery (water engineering)
Speisung (Wasserbau)
feeding