Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
- We have specific proof of your innocence.
Tom belirli tarihlerden söz etmedi.
- Tom didn't mention specific dates.
Biraz daha spesifik olabilir misin?
- Can you be a little more specific?
Daha spesifik olur musun?
- Can you be more specific?
Bundan daha kendine özgü olmak zorundasın.
- You have to be more specific than that.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Hiçbir şey çok belirgin değildi.
- Nothing was very specific.
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
- When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
O, onun tuhaf davranışı için özel bir açıklama yapmadı.
- He offered no specific explanation for his strange behavior.
Biraz daha açık olabilir misin?
- Can you be a bit more specific?
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
- When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
... not going to get money that way. We haven't heard from the governor any specifics ...
... the specifics don’t matter, what does matter is the basic idea that it is ideas; it is ...