Bu araba için yedek parça alamam.
- I can not buy spare parts for this car.
Yedek bir gömleğim yok.
- I don't have a spare shirt.
Yedek parçaları birer birer inceledi.
- He examined the spare parts one by one.
Yedek parçaları peşpeşe inceledi.
- He examined the spare parts one after another.
Tatoeba ile benimle harcadığından daha fazla zaman harcamayı tercih edersin.
- Why do you spend most of your spare time with Tatoeba?
Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
- We have more than enough time to spare.
Boş zamanında ne yaparsın?
- What do you do in your spare time?
Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
- Yuriko arranges flowers in her spare time.
Zaman ayırmak için ne yapmalıyım?
- What should I do in order to spare time?
Ayırmak için hiç paramız yok.
- We don't have any money to spare.
Ayıracak çok zamanın var mı?
- Do you have much time to spare?
Arabanızda ayıracak yer var mı?
- Is there any room to spare in your car?
Bu araba için yedek parça alamam.
- I can not buy spare parts for this car.
Yedek parçaları birer birer inceledi.
- He examined the spare parts one by one.
a spare diet.
Kill me, if you please, or spare me.
I have no spare time.