Tom had trouble peeling the apple with his pocket knife.
- Tom cep bıçağı ile elmayı soymakta sorun yaşadı.
Tom ate the orange without peeling it first.
- Tom, daha kabuğunu soymadan portakalı yedi.
This is a good time to rob the bank.
- Bu, bankayı soymak için iyi bir zaman.
Tom discussed with Mary a plan to rob the bank.
- Tom bankayı soymak için Mary ile bir planı tartıştı.
I have to peel a whole bucket of apples for a jam.
- Reçel için tam bir kova elmayı soymak zorundayım.
Tom had trouble peeling the apple with his pocket knife.
- Tom cep bıçağı ile elmayı soymakta sorun yaşadı.
Even the human race will become extinct one day.
- İnsan ırkı bile bir gün soyu tükenmiş olacak.
English and German share a common ancestor.
- İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.
All humans on Earth are descended from a common ancestor.
- Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler.
Write only your family name in capitals.
- Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.
Does anyone know Tom's family name?
- Herhangi biri Tom'un soyadını biliyor mu?
Tom ate the orange without peeling it first.
- Tom, daha kabuğunu soymadan portakalı yedi.
Tom is peeling the potatoes.
- Tom patatesleri soyuyor.
I am a decendant of Isreal's famous King David.
- Ben İsrail'in ünlü kralı Davut'un soyundanım.
She's a descendant of King George!
- O, Kral George'un soyundandır.
The natives of the North-West Pacific Coast of America were probably descendants of tribes from Asia.
- Amerika'nın Kuzey-Batı Pasifik sahili yerlileri muhtemelen Asyalı kabilelerin soyundandı.
Layla was socially isolated by her parents, especially her mother.
- Leyla ailesi tarafından, özellikle de annesi tarafından sosyal olarak soyutlanmıştı.
She is of American parentage.
- O, Amerikan soyundandır.
He has something to do with the robbery.
- Onun soygunla ilgili yapacak bir şeyi var.
He was arrested as an accessory to the robbery.
- Soygunun suç ortağı olarak tutuklandı.
Sami's house has been burglarized.
- Sami'nin evi soyuldu.
Tom devised a plan to burglarize Mary's house.
- Tom, Mary'nin evinini soymak için bir plan geliştirdi.
She stripped the child and put him in the bath.
- O, çocuğu soydu ve onu banyoya koydu.
She is of American parentage.
- O, Amerikan soyundandır.
The English language is cognate to the German language.
- İngiliz dili Alman diline soydaştır.
English and German share a common ancestor.
- İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.
Peel the potatoes and carrots.
- Patatesleri ve havuçları soy.
Tom is too young to peel an apple.
- Tom bir elma soyamayacak kadar çok genç.
We were burgled once.
- Biz bir kez soyulduk.
She stripped the child and put him in the bath.
- O, çocuğu soydu ve onu banyoya koydu.
Tragedy is the entertainment of the nobles.
- Trajedi soyluların eğlencesidir.
Helium, neon, argon, krypton, xenon and radon are noble gases.
- Helyum, neon, argon, kripton, ksenon ve radon soy gazlardır.
Abstract art is something to feel.
- Soyut sanat hissedilecek bir şeydir.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
My father struggled with the robber.
- Babam soyguncu ile mücadele etti.
Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end.
- Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.
Tom devised a plan to burglarize Mary's house.
- Tom, Mary'nin evinini soymak için bir plan geliştirdi.
Pour in four tablespoonfuls of sherry and four tablespoonfuls of soy, as much vinegar as the jar will hold, and cover closely until wanted.
The soy crop is looking good this year.
Sade yoğurt ve soya sütü ekleyin.
- Add plain yogurt and soy milk.
Tom soya fasulyesi fiyatlarının neden düştüğünü merak ediyordu.
- Tom wondered why soybean prices were dropping.
Genellikle soya fasulyesiyle birlikte yediğiniz bazı yiyecekler nelerdir?
- What are some foods you usually eat with soy sauce?
Tavuk, ton balığı ve soya fasulyesi iyi protein kaynaklarıdır.
- Chicken, tuna and soybeans are good sources of protein.