His curiosity prompted him to ask questions.
- Onun merakı onu sorular sormaya teşvik etti.
Prompt action prevents trouble in the future.
- Zamanında yapılan eylem gelecekteki sorunu engeller.
I asked him what his name was.
- Ona adının ne olduğunu sordum.
A policeman asked the girls if the car was theirs.
- Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
Tom looked at Mary inquiringly.
- Tom Mary'ye sorgulayarak baktı.
The police were inquiring into the suspect's past.
- Polis şüphelinin geçmişini soruşturuyordu.
I had scarcely entered the class before the students started asking questions.
- Sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladı.
He's always asking silly questions.
- O her zaman aptal sorular soruyor.
Ask a six-year-old, not a sixty-year-old.
- Altı yaşındaki birine sorun, altmış yaşındaki birine değil.
She asked him where he lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.