sorrow, heaviness, dejection

listen to the pronunciation of sorrow, heaviness, dejection
Englisch - Türkisch

Definition von sorrow, heaviness, dejection im Englisch Türkisch wörterbuch

sadness
{i} hüzün

Onun yüzü öfkeden daha ziyade tiksinme ve hüzün yansıtıyor. - Her face reflects disgust and sadness, rather than anger.

Gözlerin hüzün doluydu. - Your eyes were full of sadness.

sadness
{i} üzüntü

Chris, Beth'in değerli kol saatini bulamadığını duyduğunda üzüntüsünü gizleyemedi. - Chris could not conceal his sadness when he heard that Beth had been unable to find his valuable watch.

Üzüntüsünü yenmesi için ona yardım etti. - She helped him overcome his sadness.

sadness
üzgünlük
sadness
keder

Gözleri keder doluydu. - Their eyes were full of sadness.

Mutluluk ve keder sadece bir süre boyunca devam eder. - Happiness and sadness only last for a time.

sadness
teessüf
sadness
neşesizlik
sadness
gam
sorrow, dejection
üzünç
Englisch - Englisch
{n} sadness
sorrow, heaviness, dejection
Favoriten