Some people questioned his honesty.
- Bazı insanlar onun dürüstlüğünü sorguladı.
The police can't question Tom until his lawyer gets here.
- Polis, avukatı gelene kadar Tom'u sorgulayamaz.
You weren't interrogated today, right?
- Bugün sorgulanmadın, değil mi?
I don't like being interrogated.
- Sorgulanmayı sevmiyorum.
The detective questioned literally thousands of people about the incident.
- Dedektif olay hakkında binlerce insanı tam olarak sorguladı.
Have you questioned them?
- Onları sorguladın mı?
Tom looked questioningly at Mary.
- Tom Mary'ye sorgulayarak baktı.
Detective Dan Anderson took Linda to the station for further questioning.
- Dedektif Dan Anderson daha fazla sorgulama için Linda'yı karakola götürdü.