sorgucu

listen to the pronunciation of sorgucu
Türkisch - Englisch
(Kanun) cross examiner
(Kanun) cross questioner
(Askeri) interrogator
questioner
sorgu
interrogation

During the interrogation he admitted his guilt. - Sorgulama sırasında suçunu itiraf etti.

During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question. - Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu.

sorgu
{i} inquiry
sorgu
{i} query
sorgu
enquiry
sorgu
inquiry , query
sorgu
grilling
sorgu
(Askeri) cross-exemination
sorgu
grill
sorgu
rogatory
sorgu
cross examination
sorgu
inquisition
sorgu
{i} questioning

Are you questioning my authority? - Otoritemi mi sorguluyorsun?

The police detained several suspects for questioning. - Polis sorgulama için birçok şüpheliyi göz altına aldı.

sorgu
{i} debriefing
sorgu
interrogators
sorgu
oyer
sorgu
question

Some board members questioned his ability to run the corporation. - Bazı yönetim kurulu üyeleri onun şirketi işletme yeteneğini sorguladı.

The police questioned him closely. - Polisler onu yakından sorguladı.

sorgu
hearing
sorgu
interrogative
sorgu
interrogation, inquiry
sorgu
{i} quiz
sorgu
examination
sorgu
aigrette
sorgu
questlon
Türkisch - Türkisch

Definition von sorgucu im Türkisch Türkisch wörterbuch

Sorgu
tuğ
Sorgu
istintak
sorgu
Sorma işi: "Soracakları varmış yıllardır sorarlar / Anlaşılan bu sorgu daha yıllarca sürecek."- A. İlhan
sorgu
Sormak işi
sorgu
Ceza muhakemeleri usul kanununa göre, sanığın araştırma konusu olayla ilgili olarak yargıç karşısındaki beyanı, istintak
sorgucu
Favoriten