He beat the dog with a stick.
- O, bir sopayla köpeği dövdü.
The dog sniffed the stick.
- Köpek sopayı kokladı.
The boy has a bat under his arm.
- Çocuğun kolunun altında bir beyzbol sopası var.
She attacked him with a baseball bat.
- O, bir beyzbol sopası ile ona saldırdı.
Tom's store sells golf clubs, balls, shoes and other accessories.
- Tom'un mağazası golf sopası, top, ayakkabı ve diğer aksesuarları satmaktadırç
Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.
- 1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı.
Tom walks with a cane.
- Tom bir sopayla yürür.
An old man walking with a cane asked Tom to help him across the street.
- Bir sopa ile yürüyen yaşlı adam Tom'un onun caddeyi geçmesine yardım etmesini istedi.
Layla bludgeoned Sami to death.
- Leyla, Sami'yi sopayla ölümüne dövdü.