Finally we have learned the truth.
- Sonunda,gerçeği öğrendik.
He finally became the president of IBM.
- O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
I finally got through the test.
- Sonunda testi geçtim.
The storm eventually blew through.
- Fırtına sonunda dindi.
Their argument eventually ended in a draw.
- Onların tartışması sonunda berabere bitti.
Tom will eventually need an operation.
- Tom'un sonunda bir ameliyata ihtiyacı olacak.
You're asking what I'll do in the last hours before the end of the world. I'll probably take out the garbage and clean up the apartment, and you could come and help me with it.
- Dünyanın sonundan önce son saatlerde ne yapacağımı soruyorsun. Muhtemelen çöpü çıkaracağım ve daireyi temizleyeceğim ve bu konuda yardım etmek için gelebilirsin.
There will be an economic crisis at the end of this year.
- Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
Ken is going to the United States at the end of July.
- Ken, temmuz ayı sonunda Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor.
At length, he began to cry.
- Sonunda ağlamaya başladı.
At length, I found his house.
- Sonunda evini buldum.
In the end, the Germans were forced to withdraw.
- Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
She went back to England in the end.
- O sonunda İngiltere'ye geri döndü.
Are you over your cold yet?
- Sonunda soğuk algınlığın bitti mi?
He is yet to know the truth.
- Sonunda gerçeği öğrenecek.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
At last, the truth became known to us.
- Sonunda,gerçeği öğrendik.
At last a good idea struck me.
- Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
Tom was right after all.
- Sonunda Tom haklıydı.
Tom ended up marrying Mary after all.
- Tom sonunda Mary ile evlenmekten vazgeçti.
Who will ultimately decide?
- Eninde sonunda kim karar verecek?
Tom will eventually need an operation.
- Tom'un sonunda bir ameliyata ihtiyacı olacak.
Tom eventually figured out how to install a free database application on his computer.
- Tom sonunda kendi bilgisayarına ücretsiz bir veritabanı uygulamasını yüklemeyi anladı.
She left for Paris at the end of last month.
- O geçen ayın sonunda Paris'e gitti.
Ken is going to the United States at the end of July.
- Ken, temmuz ayının sonunda Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor.
The lioness finally gave chase to the gazelle.
- Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
He finally became the president of IBM.
- O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
Tom finally talked Mary into buying a new computer.
- Tom en sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar alması için ikna etti.
We finally have you where we want you.
- Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz.
At last, he realized his error.
- En sonunda hatasını anladı.
The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls.
- Kar taneleri, en sonunda büyük beyaz kuşlara benzeyene kadar büyüdü de büyüdü.
Who will ultimately decide?
- Eninde sonunda kim karar verecek?
Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
- Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.