Bir kedi güneşte yatıyor.
- Eine Katze liegt in der Sonne.
Alpha Centauri, güneşimizden yaklaşık 4.37 ışık yılı uzaktadır.
- Alpha Centauri ist ungefähr 4,37 Lichtjahre von unserer Sonne entfernt.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Her pazar kiliseye giderim.
- I go to church every Sunday.
Her pazar kiliseye giderim.
- I go to church every Sunday.
Dün cumartesi değil, pazardı.
- Yesterday was Sunday, not Saturday.
Bankalar güneşli bir günde sana bir şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu bir günde sırtlarını dönerler.
- Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day.
Kaldırımda bir şemsiye vardı.
- There was a sunshade over the sidewalk.
Güneş gökyüzünde parlıyor.
- The sun is shining in the sky.
Bugün güneşli bir gün.
- Today is a sunny day.
Gündoğumunu görmek için erken kalktı.
- She got up early in order to see the sunrise.
Bu sabah gündoğumu güzel.
- The sunrise is beautiful this morning.
Bu yıl, Yeni Yıl Pazar gününe denk geliyor.
- This year New Year's Day falls on Sunday.
Tom yıllarca şarkı söylemedi.
- Tom hasn't sung in years.
I have to do laundry while it's still sunny.
- Ich muss die Wäsche machen, solange die Sonne noch da ist.
We came with the sun, but left with the rain.
- Wir sind mit dem Regen gegangen, aber mit der Sonne angekommen.
My sonne's faire wife, Elizabeth.