He is tremendously handsome.
- O, son derece yakışıklıdır.
It helped me out tremendously.
- Bu bana son derece yardımcı oldu.
I thought that went exceedingly well.
- Onun son derece iyi gittiğini düşünüyordum.
We're exceedingly proud of you.
- Seninle son derece gurur duyuyoruz.
Tom desperately needs a vacation.
- Tom'un son derece bir tatile ihtiyacı var.
Tom desperately needed that.
- Tom'un son derece ona ihtiyacı vardı.
Tom is extremely thankful to Mary for her help.
- Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
Sami became enormously successful as a developer.
- Sami bir geliştirici olarak son derece başarılı oldu.
It's a matter of the utmost importance.
- Bu son derece önemli bir konu.
This is a matter of the utmost gravity.
- Bu son derece bir yerçekimi sorunudur.
Their equipment is extremely advanced.
- Onların cihazı son derece gelişmiş.
Tom is extremely busy now.
- Tom şimdi son derece meşgul.
Nevertheless, I'm immensely proud.
- Bütün bunlara rağmen, ben son derece gurur duyuyorum.
Tom is immensely powerful.
- Tom son derece güçlü.
Tom is a highly gifted man.
- Tom son derece yetenekli bir adamdır.
This mission is highly secret and extremely dangerous.
- Bu misyon oldukça gizli ve son derece tehlikeli.
This website is more addicting than Facebook, and infinitely more useful.
- Bu web sitesi Facebook'tan daha bağımlılık yapıcı ve son derece daha faydalıdır.
Anything is infinitely better than nothing.
- Bir şey hiçbir şeyden son derece daha iyidir.
Tom seems to be extremely uncomfortable.
- Tom son derece rahatsız görünüyor.
She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.
- Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı.
Tom is terribly busy at this time.
- Tom şu anda son derece meşgul.
It's awfully cold today.
- Hava bugün son derece soğuk.
I was awfully confused by his question.
- Onun sorusuyla kafam son derece karıştı.
Tom is deadly serious.
- Tom, son derece ciddidir.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
She strongly resembles her grandmother.
- Son derece büyükannesine benzer.
I strongly suspected that he had been lying.
- Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
Mary is an exceptionally beautiful girl.
- Mary son derece güzel bir kız.
That store is exceptionally expensive.
- O mağaza son derece pahalı.
The last few days have been terribly busy for both of us.
- Son birkaç gün ikimiz içinde son derece yoğundu
Last night was exceptionally cold.
- Dün gece son derece soğuktu.
Tom became deeply interested in art history.
- Tom sanat tarihi ile son derece ilgilenmeye başladı.
I deeply regret having caused the accident.
- Kazaya sebep olduğuma son derece pişmanım.