There's no tangible connection.
- Somut bir bağlantı yok.
Our plans are not yet concrete.
- Planlarımız henüz somut değil.
The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions.
- Nükleer reaktörün koruyucu somut tabakası kontrollü patlamalar kullanılarak imha edilecek.
We never were physical.
- Biz asla somut değildik.
I have a palpable proof.
- Somut bir kanıtım var.