Tom bir ölçüde Fransızca konuşur.
- Tom speaks French to some extent.
Tom Mary'nin sorununu bir ölçüde anlayabilir.
- Tom can understand Mary's problem to some extent.
Bir dereceye kadar ona güvenirim.
- I trust him to some extent.
Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
- To some extent, you can control the car in a skid.
Bir yere kadar bu problemi anlayabilirim.
- I can understand this problem to some extent.
Bir yere kadar seni anlayabilirim.
- I can understand you to some extent.