O, zaman zaman beni ziyaret etti.
- He occasionally visited me.
Anne zaman zaman oğlunun mektubunu yeniden okuyordu.
- The mother occasionally reread her son's letter.
Bazen işler planlandığı gibi gitmez.
- Occasionally, things don't go as planned.
Bu şehirde ciddi bir su sıkıntısı var, yani biz bazen banyo olmaktan vazgeçmeliyiz.
- There is a severe shortage of water in this city, so we must give up having a bath occasionally.
Sen ara sıra ziyaret edeceğiz.
- We will visit you occasionally.
Ara sıra Tom'a rastlarım.
- I run into Tom occasionally.