something to keep reckoning, a shoptable, room, prison

listen to the pronunciation of something to keep reckoning, a shoptable, room, prison
Englisch - Türkisch

Definition von something to keep reckoning, a shoptable, room, prison im Englisch Türkisch wörterbuch

counter
{i} tezgâh

Tezgahta oturan üç tane beyaz adam vardı. - There were three white guys sitting at the counter.

Tom tezgaha gitti ve her ikimiz için bir içki aldı. - Tom went to the counter and bought us both a drink.

counter
sayaç

Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü. - In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.

counter
(Ayakkabı) Fort. Ayakkabıda arka kısmının dik durması ve formunu muhafaza etmesi için saya ile astar arasına konan sertleştirici takviyeye
counter
{s} karşı, mukabil. z
counter
(Tıp) kunter
counter
{f} karşı gel
counter
fiş
counter
karşılık vermek
counter
karşısında olmak
counter
{s} ters, zıt, aksi
counter
tersine

Tokmağı saat yönünün tersine çevirin. - Turn the knob counterclockwise.

counter
ters

Tokmağı saat yönünün tersine çevirin. - Turn the knob counterclockwise.

Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor. - Your idea runs counter to our policy.

counter
{s} tersine, aksine
counter
(zarf) ters, karşı, aykırı
counter
(Mukavele) tezgah; sayaç
counter
{i} karşıt şey
counter
{s} (to) -e karşı, -in tersine
counter
{f} kontra yumruk atmak
counter
zıt gitmek
counter
karşılıklı vuruş
Englisch - Englisch
{n} counter
something to keep reckoning, a shoptable, room, prison
Favoriten