Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
- The old man escaped, but with difficulty.
Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
- I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
Ben sınavı zorlukla geçtim.
- I passed the examination with difficulty.
Planı gerçekleştirmede biraz zorlukla karşılaşacaksınız.
- You'll find some difficulty carrying out the plan.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
Biz zorluk olmadan sorunun üstesinden gelebiliriz.
- We can get over the problem without difficulty.
Herhangi bir sıkıntı içinde misin?
- Are you in any difficulty?
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.