something sudden and intense

listen to the pronunciation of something sudden and intense
Englisch - Türkisch

Definition von something sudden and intense im Englisch Türkisch wörterbuch

sharp
{s} keskin

Şirket kazançları ilk çeyrekte keskin şekilde gelişti. - Corporate earnings in the first quarter improved sharply.

Bıçağın ucu keskindir. - The tip of the knife is sharp.

sharp
seçik
sharp
acı

Göğsünde keskin bir acı hissetti. - She felt a sharp pain in the chest.

O, keskin bir acı hissetti. - He felt a sharp pain.

sharp
ani (dönüş)
sharp
dokunaklı
sharp
net

Doğum günü fotoğrafları çok net. - The birthday pictures are very sharp.

sharp
diyez
sharp
diyez nota
sharp
(fiil) tizleştirmek, hile yapmak, oyunda hile yapmak, üçkâğıtçılık yapmak
sharp
{s} sek

Saat tam sekizde kahvaltıyı odamda istiyorum - I'd like breakfast in my room at 8 sharp.

Kahvaltımı saat tam sekizde odamda istiyorum. - I would like my breakfast in my room at eight o'clock sharp.

sharp
{f} hile yapmak
sharp
{s} ekşi
sharp
{s} sert

Çocuklara karşı çok sert olma. - Don't be so sharp with the children.

sharp
{s} kurnaz

Tom gerçekten kurnaz, değil mi? - Tom is really sharp, isn't he?

sharp
{s} keskin (gözler, görme duyusu)
sharp
(Tıp) Had
sharp
{s} dolandırıcı
sharp
{s} sivri uçlu
sharp
{s} seri
sharp
birden
Englisch - Englisch
sharp

There is a smart shower at 5 P.M., and in the midst of it a hummingbird is busy about the flowers in the garden, unmindful of it, though you would think that each drop that struck him would be a serious accident.

something sudden and intense

    Silbentrennung

    some·thing sud·den and in·tense

    Türkische aussprache

    sʌmthîng sʌdın ınd întens

    Aussprache

    /ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈsədən ənd ənˈtens/ /ˈsʌmθɪŋ ˈsʌdən ənd ɪnˈtɛns/
Favoriten