something seen

listen to the pronunciation of something seen
Englisch - Türkisch

Definition von something seen im Englisch Türkisch wörterbuch

sight
{i} görünüş

Kanın görünüşü onu heyecanlandırdı. - The sight of blood made her excited.

Kanın görünüşüne asla dayanamadım. - I never could stand the sight of blood.

sight
(Kanun) ibrazında
sight
(Kanun) vadesiz
sight
bakış

İlk bakışta, o nazik ve kibar görünüyordu. - At first sight, he seemed kind and gentle.

Onun Shibuya bakışını yakaladım. - I caught sight of her at Shibuya.

sight
(Askeri) gözlem yapmak
sight
görüş

Ben ilk görüşte ona âşık oldum. - I fell in love with her on first sight.

İlk görüşte ona âşık oldun mu? - Did you fall in love with her at first sight?

sight
nişan almak
sight
düşünce

Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi. - Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.

get something seen
Doktora göstermek

Take her to hospital and get her ankle seen.

have something seen
Doktora göstermek
sight
göz erimi
sight
{f} (aranan birini/bir şeyi) görmek
sight
{i} çoğ. görülecek yerler, turistik yerler
sight
görülecek şey
sight
(fiil) görmek, gözlemlemek, gözlemek, bakmak, nişan almak, hedeflemek, ibraz etmek (çek vb.)
sight
{i} nişangâh
sight
{i} görüş, görme yetisi
sight
{f} bakmak
sight
{i} hal

Görünürde hâlâ bir son yok. - There's still no end in sight.

Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var. - Our peoples have more in common than can be seen at first sight.

Englisch - Englisch
sight
something seen

    Silbentrennung

    some·thing seen

    Türkische aussprache

    sʌmthîng sin

    Aussprache

    /ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈsēn/ /ˈsʌmθɪŋ ˈsiːn/
Favoriten