Bu armağanı kabul edemem.
- I cannot accept this gift.
Sessiz olabilen bir bayan eş Tanrının bir armağanıdır.
- A wife who can be quiet is a gift of God.
Sağlık en büyük Allah vergisidir.
- Health is the greatest gift.
Harika hediye için teşekkürler.
- Thank you for the wonderful gift.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
Çok yetenekli bir sanatçısın.
- You're a very gifted artist.
O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
- He was very gifted and talented.
Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.
- Life does not repeat its gifts.
Hiç ödül beklemiyordum.
- I didn't expect any gift.