Polis bir muhbirden bir ipucu aldı.
- The police got a tip from an informant.
Tom bir FBI muhbiridir.
- Tom is an FBI informant.
O, ışığa sadece bir tanık gibi geldi.
- He came only as a witness to the light.
O cinayete tanıklık etti.
- He witnessed the murder.
Onu şahit gösteremeyiz.
- We can't produce him as a witness.
Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu.
- Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
İspiyoncu hakkında herhangi bir bilgi ifşa edemem.
- I cannot disclose any information about the informant.