O, akrabaları ile aynı fikirde değil.
- He disagrees with his relatives.
O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
- He embraced his relatives before he left.
Bu göreceli ve belirsiz.
- This is relative and ambiguous.
Profesör dün güneş enerjisi konulu bir konferans verdi. Ben Göreceli Risk konulu bir konferans verdim.
- The Professor gave a lecture on solar energy yesterday. I gave a lecture on Relative Risk.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Yakında yaşayan bir yabancı uzakta yaşayan bir akrabadan daha iyidir.
- A stranger living nearby is better than a relative living far away.
Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir.
- A close neighbor is better than a distant relative.