Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.
- I know that you still cry for me sometimes.
Ara sıra kütüphanede ders çalışır mısın?
- Do you sometimes study in the library?
Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
Bazen onlarla buluşuyoruz.
- We sometimes meet them.
Bir ara bir içki için buluşmalıyız.
- We must get together for a drink some time.
Yakında bir ara buluşuruz.
- We'll meet some time soon.
Arasıra bana yaz ve nasıl olduğundan beni haberdar et.
- Write to me sometimes and let me know how you are doing.
Aşk, harika bir duygu, herkese hayatında günün birinde gelir.
- Love, which is a wonderful feeling, comes to everyone at some time in their life.
Yeni bir cümle, şişe içindeki bir mektup gibidir: günün birinde çevrilecektir.
- A new sentence is like a letter in a bottle: it will be translated some time.
İnce hatalar bazı zamanlar büyük problemlere yol açar.
- Tiny mistakes can sometimes lead to big trouble.
Ben bazı zamanlar sinemaya giderim.
- I sometimes go to the cinema.
they detract, scoffe, and raile (saith one), and bark at me on every side; but I, like that Albanian dog sometimes given to Alexander for a present, vindico me ab illis solo contemptu; I lie still, and sleep, vindicate myself by contempt alone.
If you want something done right, sometimes you've just gotta do it yourself.
- If you want something to be done right, sometimes you've just got to do it yourself.
My father sometimes goes to Australia on business.
- My dad sometimes goes to Australia for business.