soluklu

listen to the pronunciation of soluklu
Türkisch - Englisch
aspirate
To produce an audible puff of breath. especially following a consonant

There is no doubt that the uncertainty about the letter H, which much defaces English in some classes of the community, is due entirely to Norman influence, for Frenchmen could not aspirate. Three words—hour, honor, heir, with compounds of them such as hourly, honourable, heirship, and the like, are quite enough to puzzle people who find H sometimes sounded, sometimes not.

To remove a liquid or gas by means of suction

Scrape cells using a cell scraper and aspirate the resulting slurry into a 2.0-mL Eppendorf tube.

{v} to pronounce with a full emission of breath
A sound consisting of, or characterized by, a breath like the sound of h; the breathing h or a character representing such a sound; an aspirated sound
{f} pronounce with aspiration (Phonetics); pronounce the "h" sound by breathing out (Phonetics); remove air or fluid from a body cavity (Medicine); remove by suction
To suck or draw into the respiratory tract
A sound produced by such a puff of air
Pronounced with the h sound or with audible breath
Breathy The sound of unvocalized breath passing over the vocal folds
The puff of air accompanying the release of a plosive consonant
{s} (of speech sound) pronounced with aspiration, pronounced with the "h" sound by breathing out
Remove substances
An elementary sound produced by the breath alone; a surd, or nonvocal consonant; as, f, th in thin, etc
suck in air
remove as if by suction; "draw in air"
a consonant pronounced with aspiration
Refers to accidentally inhaling a substance other than air, such as sucking food, mucous or blood into the airway
A mark of aspiration (&asper;) used in Greek; the asper, or rough breathing
soluk
breath

Tom drew a long breath. - Tom uzun bir soluk aldı.

Tom stopped to catch his breath. - Tom soluklanmak için durdu.

soluk
{s} faded

Tom only has one faded photograph of grandfather. - Tom sadece büyükbabasının soluk bir fotoğrafına sahip.

She was dressed in a faded cotton skirt. - O, soluk bir pamuk etek giymişti.

soluk
{s} pale

Mary wore a pale blue dress. - Mary soluk mavi bir elbise giydi.

The turquoise colour evokes the colour of clear water, it's a light and pale blue. - Turkuaz rengi, berrak su rengini çağrıştırıyor, açık ve soluk bir mavi.

soluklu okuma
aspiration
soluklu okumak
aspirate
soluklu ünsüz
aspirate
soluk
{s} faint
soluk
{s} dull
soluk
breathing
soluk
{s} pasty
soluk
{s} colorless
soluk
wind

Give me a minute to catch my wind. - Soluklanmam için bana bir dakika ver.

soluk
wax
soluk
thin
soluk
puff
soluk
washed-out
soluk
fade

The cloth's very faded. - Kumaşın rengi çok soluk.

Tom is wearing a faded blue shirt. - Tom soluk bir mavi gömlek giyiyor.

soluk
(Askeri) flat
soluk
lifeless
soluk
inspiration
uzun soluklu
long-running
uzun soluklu
(Ticaret) secular
soluk
lurid
soluk
sickly
soluk
pallid
soluk
dingy
soluk
ghastly
soluk
paler
soluk
insipid
soluk
sallow

A tall man with a sallow complexion walked into the room and sat down next to Tom. - Soluk tenli uzun boylu bir adam odaya girdi ve Tom'un yanına oturdu.

soluk
wan
soluk
colourless [Brit.]
soluk
watery
soluk
washy
soluk
exhalation
soluk
dim , dimmed
soluk
ashy
soluk
pale, pallid; faded
soluk
cadaverous
soluk
sick

This plant looks sick. - Bu bitki soluk görünüyor.

soluk
pale; faded
soluk
washedout
soluk
cadaver
soluk
{s} colourless
soluk
spiro
soluk
green
Türkisch - Türkisch

Definition von soluklu im Türkisch Türkisch wörterbuch

Soluk
nefes
soluk
Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava veya ciğerlere hava alıp verme, nefes: "Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı."- R. N. Güntekin
soluk
Rengi atmış olan (nesne)
soluk
Rengi atmış olan
soluk
Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan
soluk
Parlaklığını, gücünü yitirmiş olan (ışık): "Bahçeye, kafeslerden elenen soluk bir ışık vurmuş."- Y. Z. Ortaç
soluk
Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş (cilt): "Dudağının soluk rengini bile fark ettirecek kadar rengi bir tuhaf kırmızıydı."- S. F. Abasıyanık
soluk
Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava veya ciğerlere hava alıp verme, nefes
soluk
Dikkat çekici, çarpıcı yanları olan kimse veya şey
soluk
Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş
soluklu
Favoriten