solucan

listen to the pronunciation of solucan
Türkisch - Englisch
worm

Tom didn't want to eat the worms even though they were high in protein. - Tom yüksek proteinli olmalarına rağmen solucanları yemek istemiyordu.

The bird was looking for worms. - Kuş solucanları arıyordu.

dew worm
(Tabiat Doğa) (hayvan) earthworm
ascarid, roundworm
(Hayvan Bilim, Zooloji) fishing worm
(Hayvan Bilim, Zooloji) wiggler
flatworm
dew-worm
angleworm
groundswell
vermi
{i} earthworm

The earthworm wriggled when I touched it. - Solucan ona dokunduğumda kıvrıldı.

The earthworm is a gardener's best friend. - Bir solucan bir çiftçinin en iyi dostudur.

lugworm
taenia
solucan gibi kıvrılarak ilerlemek
worm
solucan düşürücü
vermifuge, anthelmintic
solucan gibi
vermiculated
solucan gibi
pale and thin
solucan gibi kıvrılmak
to wriggle
solucan ilacı
vermicide
solucan otu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: papatyagiller,bileşikgiller,mürekkebe) tansy, common tansy
solucan otu
tansy
solucan şeklinde
vermiform
yuvarlak solucan
nematode
geceleri çıkan solucan
nightcrawler
kırmızı solucan
brandling
Türkisch - Türkisch
Toprak kurdu
Yuvarlak veya yassı, uzun kurtlara verilen genel ad
cicil
kıhlan
zizil
dzidzil
solucan düşürücü
Bağırsak kurtlarını öldürmeye veya organizmadan dışarı atmaya yarayan ilâç
solucan otu
Birleşikgillerden, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yetişen, 15-35 cm yükseklikte, yuvarlak yapraklı çiçekleri solucan düşürücü olarak kullanılan çok yıllık ve otsu bir bitki (Pelargonium endlicherianum)
solucanlar
Halkalılardan, yer solucanı, tenya, askarit gibi, vücutları uzun, yumuşak ve ayaksız hayvanları içine alan takım
solucan
Favoriten