solitary; having no companion

listen to the pronunciation of solitary; having no companion
Englisch - Türkisch

Definition von solitary; having no companion im Englisch Türkisch wörterbuch

lone
yalnız

O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı. - She always comforted herself with music when she was lonely.

Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor. - Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.

lone
{s} kimsesiz
lone
{s} tek

Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin. - When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.

Tek başıma olmam yalnız olduğum anlamına gelmez. - Just because I'm alone doesn't mean I'm lonely.

lone
tek başına mücadele eden siyasi aday
lone
ıssız

Tom olmadan burası çok ıssız olacak. - It's going to be very lonely here without Tom.

O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor. - He lives in this lonely place by himself.

lone
lone hand kağıt oyununda refakatsiz oynayan kimse
Englisch - Englisch
lone
solitary; having no companion
Favoriten