soiled, unclean; sordid, vile; obscene; unpleasant; hostile; stormy (weather)

listen to the pronunciation of soiled, unclean; sordid, vile; obscene; unpleasant; hostile; stormy (weather)
Englisch - Türkisch

Definition von soiled, unclean; sordid, vile; obscene; unpleasant; hostile; stormy (weather) im Englisch Türkisch wörterbuch

dirty
{s} kirli

O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek. - That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school.

Kirli ev, kirli zemin. - Dirty house, dirty floor.

dirty
pis

Tom, Mary'ye pis pis baktı. - Tom gave Mary a dirty look.

Bu pis bir iş, onunla ilgilenmek istemiyorum. - This is a dirty job, I don't want to deal with it.

dirty
{f} kirlenmek

Tom kirlenmekten korkmuyor. - Tom isn't afraid to get dirty.

dirty
{s} edepsiz

Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları asla anlatmam. - I know some dirty jokes, but I never tell them.

Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları anlatmam. - I know some dirty jokes, but I don't tell them.

dirty
{s} aşağılık
dirty
çepel
dirty
(hava) bozuk
dirty
alçakça
dirty
iğrenç

İğrenç şakalardan hoşlanmıyorum. - I don't like dirty jokes.

Çocuklara bile iğrenç fıkralar anlatır. - He tells dirty jokes even to children.

dirty
(Tekstil) 1. pis, kirli 2. pisletmek, kirletmek
dirty
(sıfat) pis, kirli; açık saçık, rezil, aşağılık, iğrenç, ahlaksız, edepsiz, terbiyesiz, müstehcen; muzur, bozuk; fırtınalı
dirty
{s} fırtınalı
dirty
{s} iğrenç, çirkin
dirty
(fiil) kirletmek, pisletmek, lekelemek, kirlenmek, pislenmek; bulaştırmak
dirty
bozuk fazla miktarda radyoaktif zerreler yayan
dirty
{f} bulaştırmak
dirty
argo yanında esrar bulunan
dirty
murdar
Englisch - Englisch
{s} dirty
soiled, unclean; sordid, vile; obscene; unpleasant; hostile; stormy (weather)
Favoriten