Bitkiler bu toprakta büyümez.
- Plants don't grow in this soil.
Yağmur yağarsa ve toprak nemli olursa, otları çekmek daha kolay olur.
- When rain's fallen and the soil is moist, it becomes easier to pull out weeds.
Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
- The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
Kirli ev, kirli zemin.
- Dirty house, dirty floor.
Tom, Mary'ye pis pis baktı.
- Tom gave Mary a dirty look.
Bu pis bir iş, onunla ilgilenmek istemiyorum.
- This is a dirty job, I don't want to deal with it.
Tom kirlenmekten korkmuyor.
- Tom isn't afraid to get dirty.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları asla anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I never tell them.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I don't tell them.
Tom'un ayakkabıları iğrenç.
- Tom's shoes are dirty.
Tom bazı iğrenç fıkralar anlattı.
- Tom told some dirty jokes.
Bunun kirlenmesine izin vermeyin.
- Don't let it get soiled.
Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
- Worm castings continually enrich the soil.
The most usual examples of this are the sales of second-hand or shop-soiled goods where the vendor clearly states their condition and sells them as seen.